29 Ocak 2013 Salı

Aybaba ve Medya


Galatasaray-Beşiktaş maçı için oynanan futbol üzerinden çok derinlemesine bir analiz yapmak pek mümkün değil. Futbolda uygulanmayan sistem üzerine konuşmak pek mantıklı değil. Denenip uygulanamayan üzerine konuşulabilir ama denenmeyen üzerine konuşmak anlamsız. Herkesin söylediği gibi takım üzerinde çok fazla oynanmış olması ya da 10 kişi Galatasaray'a karşı takımın savruk, ne yaptığını bilmez haldeki durumuna 30 dakika müdahale edilememesi gibi bir sürü eleştiri getirilebilir ama bunlardan önce değinilmesi gereken başka şeyler olduğu bir gerçek. 

Maçtan bağımsız Samet Aybaba ile ilgili söylenmesi gerekenler var diye düşünüyorum. 

Öncelikle şu medya ile haftada bir toplanıp dertleşme konusu can sıkıcı bir hal almaya başladı. Beşiktaş medyaya dertlerinin paylaşılarak, medyanın istediği gibi yönlendirilebileceği bir kulüp olmamalı. Oğuzhan'ı medyaya şikayet etmek,  Batuhan'ı 15 günde bir medya aracılığıyla uyarmak ve defterini medya aracılığıyla kapatmak pek medya-kulüp ilişkisinin sağlıklı bir işleyişi gibi görülmüyor. Hiç yoktan yere kötü oynamadığı bir maçtan sonra Oğuzhan'ı medya aracılığıyla uyarıp, derbiden sonra tükürdü-tükürmedi polemiğinin içine "Oğuzhan bana tükürdü dedi" gibi saçma sapan bir açıklamayla tekrar medyanın kucağına bırakmak mantık dışı. Velev ki Melo Oğuzhan'a tükürmedi, 19 yaşında böyle potansiyeli olan bir çocuğu nasıl medyaya yem edebilirsiniz ki? Hayır tükürdüğü halde, tükürmediği yönünde kanaat oluşturulabilecek bir ortamda neden böyle bir polemiğin içine itilebilir bu yaşta ki bir oyuncu?  Aybaba'nın acilen Beşiktaş'ın antrenörünün medyayla dertleşip kontrolü medyaya  bırakmaktan ziyade, gerektiğinde kamuoyunu yönlendirebilmek için medyayı aracı olarak  kullanması gerektiğini bir şekilde öğrenmeli.

Aynı şekilde hiç haz etmesem de Batuhan'ın "medyanın kucağından bir türlü kurtarılamayıp" sonunda da medya aracılığıyla ayak altından kaldırılması pek hoş bi durum değil. Bir enfeksiyon yüzünden Almeida'nın eksikliğini doldurulamayışını dahi Batuhan'a reçete ederek medya aracılığıyla biletinin kesilmesi hiç hoş bi durum değil. Kendine iyi bakmadı hasta oldu gibi bi mazeret bu durumun kurtarıcısı olamaz kimse kusura bakmasın. Ben Batuhan'ın ne zaman düzenli olarak oynatıldığını ve verim alınamadığını hatırlayamıyorum. Düzensizlik içinde aradan dereden seçilen maçlarda kurtarıcı olarak oynatıldığı maçları kurtaramamak verimsizliğini gösteriyorsa Batuhan'ın profil olarak çok yanlış bir tercih  olduğunu söyleyebiliriz. O rol için Drogba daha doğru bir tercih olabilirdi belki. Batuhan'ın 21 yaşında bir futbolcu olduğu bi türlü kavranamadı. Bunları Batuhan'ın savunulması gereken bir adam olduğu için değil, Aybaba'nın bu durumdaki payı üzerine düşünülmesi gerektiği için yazıyorum.

Kaybedilen Galatasaray maçı sonrası Aybaba'da bir kontrol kaybı gözlemlenebiliyor. Takım kelimesini ağzından düşürmeyen bir adamın medyaya Almeida eksikliğinden dem vurması ve direk olarak faturayı Batuhan'a kesmesi, Oğuzhan'ı medyanın kucağına bırakması bariz bir kontrol kaybı şeması olarak çizilebilir. 

Genç oyuncu, takım sistemi, takım yapısı gibi geleceğe yönelik birçok hamlenin yapılabileceği bir sezonda, dillendirilmese de sürekli şampiyonluk hesabı yapılıyor olması, beklentisi minimum olan taraftarın gerek maç sonrası gerek "medya dertleşmelerinde" şampiyonluğa kanalize ediliyor olması (Aybaba'nın "15 hafta kaldı, bundan sonra ne gerekiyorsa yapacağız" demesi gibi, "gizli amaç") hiçte mantıklı görünmüyor. Uyuyan devi uyandırmaktan başka bir işe yaramadığını düşündüğüm saçma sapan söylemlerde bulunuluyor. Medya aracılığıyla kamuoyunu avucu gibi yöneten Mustafa Denizliyi tecrübe edeli daha 2 gün olmamış bir takımın taraftarı olarak, Aybaba'nın  bu konuda fazlasıyla zayıf olmasının dışında medyaya dizginleri fazlasıyla bıraktığını gözlemleyebiliyoruz.

Aybaba iyi Aybaba kötü, gitsin, gelsin muhabbeti yapmak değil kesinlikle amacım, ama bu eksikliklerin ve yapılan hataların kesinlikle birileri tarafından dillendirilmesi gerekiyor.

Bütün oyuncuların maksimum performansıyla oynuyor olmasını, müthiş bir sistemin getirilmesine, oyuncuların özel yeteneklerine uygun yönetilmesine bağlayamıyorum ben, kimse kusura bakmasın. Almeida'nın takımda kalmaya karar vermesinden sonra artan performansı ve neticesinde takımın artan ileri uç kapasitesi, keza Fernandes'in takıma inancı, Holosko'nun kariyeri için kendisini gösterebilmesi adına son şansını takımın ana elemanı olarak elde etmesi, Oğuzhan'ın müthiş bir alt yapıya sahip olarak gelmesi.... Bütün bunlar Aybaba'nın eksikliğini göstermez ama fazlalığını da ifade etmez. Geçen seneki parası ödenmeyen futbolcular, berbat yönetilen bir kulüp yapısından sonra oluşturulan yeni yapılanmanın sonuçlarının fazlasıyla Aybaba ya yardımcı olduğu aşikar. 

Son maçtan bağımsız olarak, Aybaba'nın sisteme dayalı bir takım yapısı kurmasından çok oyuncuya dayalı bir sistem yaratmaya çalıştığını gözlemleyebiliyoruz. "Bu sene elde avuçta yok, seneye bir sol açık, bir forvet, bir sol bek transfer ederiz DATDİRİDATDAT gol olur yağarız" mantelitesinde olduğunu hissedebiliyoruz. Halbuki bu sezon gelecek sezonlar için hem Beşiktaş adına, hem yönetim adına çok ama çok önemli bir yapılanma fırsatıydı.  Kaçtığı söylenemez fakat gidilen yer, kanalize olunan hedefler pek öyle söylemiyor. 

"Beşiktaş büyük kulüp, büyük kulüp kendi futbolunu oynar, her zaman iddialıdır" gibi söylemlerle belki bugün insanların gazı alınabilir fakat bu zihniyet geleceği kazanmak adına ele geçen bu fırsatı kullanamama gibi bir duruma da yol açabilir. 

Kazanırken her şeyin güllük gülistanlık olması  kaybetmeye başlayınca "ya çok kazanmaya yönelik destekliyor taraftar" isyanına dönüşmemesi için taraftara kazanmaktan başka hedefler için uğraşıldığını göstermek gerektiğinden geçiyor. Maalesef yarın kötü neticeler alınmaya başlandığında Aybaba'dan önce, şurada Aybaba ve takımı savunmak için elimizde pek bir şey kalmayacak gibi görünüyor. Skor taraftarı sayıp söverken "bakın şunlar oluyor" diyebileceğimiz bir argüman bize bırakılmıyor.

Gün geçtikçe artmasını beklediğimiz pozitif taraflar yerine maalesef eksiklikler, hatalar artmaya devam ediyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder