29 Eylül 2011 Perşembe

Lige Genel Bakış

Son bir aydır yaşanan futbol çılgınlığı, bu bir ayın öncesinde yaşanan birçok şeyi unutturmaya yönelik bir hamleydi ve uygulayanlar elde etmek istediklerini elde ettiler. Her ne kadar birçok takımın tribünleri henüz dolmasa da, evinde oturup stada gitmeyen insanları bile 3 günde bir maç izlemek bu heycanın içine tekrar dahil etti diyebiliriz. 2011-2012 sezonu böyle başladı. Daha sonuçlanmamış biryere varılmamış bir şike davası var. Sezon sonunda ve hatta sezon devam ederken sık sık bu dava tartışmaları hortlayacak gibi duruyor. Paralıların yaptıklarını bi kenara koyup sahada ter dökenlere gelecek olursak;

Beşiktaş ; Beşiktaş'ın yeni sezona başlama sürecini Serdar Adalı-Tayfur Havutçu krizi, Carvalhal belirsizliği, kiralık gelen Bebe'nin sakatlığı, yerine alelacele getirilen Edu bilinmezi, fm wonderkid'i Sidnei transferi heycanı, başlıklarıyla özetleyebiliriz.

İlk 4 hafta sonrasında sidnei tam bir wonderkid, Egemen'den beklenen gol katkısı kadar hatta fazlasını bu çocuğun yapacağı düşünülürse beklentiden fazlasını verecektir. Ama bu arada bence ligin en iyi yabancı savunmacılarından Sivok'un bir köşeye atılması benim kafamda bir soru işareti. Gelene git denmiyor, gidene gönül razı değil. Klasik Türk takımı transfer mantalitesi.

Carvalhal'e gelince benim gözümde şu güne kadar yaptığı işlerle önemli pozitif yer edindi diyebilirim. Beşiktaş'ın şampiyon olduğu Denizli sezonu dahil son 3 sezondur ligin en çok korner kullanıp en az yan toptan gol atan takımı sıfatına bir çözüm bulma çalışması yapması takdir edilesi. Gözle görünür, istatistik olarak önünde duran bu zaafı Beşiktaş ilk 4 haftada attığı gollerle ortadan kaldıracak gibi. Bu Beşiktaş için gayet olumlu bir haber denilebilir.

Oynanan savruk futbolun bence en büyük sorumlularından biri Quaresma. Son Bursaspor maçında da, Ankaragücü maçında da Beşiktaş nezaman 3 top yapmaya başlasa Quaresma ortaya çıkıyor. Ayağına her aldığı topta sahada yalnızca kendisi ve hedef forvet kalıyor. Hatta Ankaragücü maçında sağ kanattan aldığı topu sol kanatta kaybedene kadar sahada topla dolaşması Quaresma'nın basit bir şablonu gibiydi. Takımın ahengini tamamen bozduğunu düşünüyorum. Quaresma yerine Holosko'nun oynatılması takımın diriliği açısında %100 daha iyi bi yöntem olacağını düşünüyorum. Ama Quaresma varken de Holosko'nun oynayamacağı bir lig ve kulüp mantalitesinin varolduğu aşikar.

Necip ve her büyük takımın Avrupaya rutin olarak yaptığı yerli çıkartmasından sonra bu kez Beşiktaş'ın kalburundan geçen Veli Kavlak önemli değerler Beşiktaş için. Veli'nin daha fazla zaman bularak izlenmesi gerektiğine inanıyorum ama Necip'in malesef bu tempoyla daha fazla üstüne koyamayacağını düşünüyorum. Necip kötü futbolcu değil ama bundan daha fazlasının da beklenemeyeceği bir futbolcu olarak kalacak gibi bir hali var.

Edu transferinin büyük bir fiyasko olduğunu ilk günden beri söylüyorum. Almeida gibi pivot forvetin varken tek forvet oynuyor olmak başlı başına bozuk bir durumken, onu yedeklemek için bir pivot forvet daha almak anlaşılır bir durum değil. Almeida'nın sakatlanması, Edu'nun şans buluyor olması da bence bu durumun izahati değil. Ama Edu'ya gelince bence iki sene önceki Beşiktaş'a koysan takımı şampiyonluğa kadar götürebilecek adam olduğunu düşünüyorum. Nihat'ın yıllardır aradığı Kovaçevic'i olabilirdi. Yaptığı koşular, top dağıtıcılığı, alan boşaltmaları falan tam pivotlu iki forvet hattının pivotu olduğunu gösteriyor. Tam Nobre'den beklenip, Nobre'nin Beşiktaş'a veremediğini verebilecek futbolcu Edu.

Beşiktaş bu sene play-off'un en büyük adaylarından birisi. Defansı her nekadar tam oturmuş bir görüntü sergilemese de, Sidnei-Sivok-Toraman-Egemen gibi dört iyi defans oyuncusuyla pek sorun yaşayacağını düşünmüyorum. Quaresma'nın savrukluğunun geçebileceği durumuda artık yok gibi. O'na verilen birsürü böyle fırsatı değerlendirememişken ve Beşiktaş'ta O'na böyle başına buyruk bir sistem sunulmuşken o treni yine kaçırdı gibi görünüyor. Hücum hattının zenginleşmesi birazda Quaresma'nın topla oynama süresiyle paralel olarak değişecektir. Tabi ki Quaresma da katkı sağlayacaktır fakat Beşiktaş'ın Quaresma'nın ayağına bakan bir takıma dönüşmeside bu katkıyla birlikte artacaktır.

Beşiktaş'ın bir de play-off için şöyle bir avantajı var; Takımlar bu sezon sırasıyla Mersin İdman Yurdu-Beşiktaş-Sivas takımlarıyla 3 gün aralıklarla oynayacaklar. Play-off adayı takımlar dışındaki takımlar için Mersin ve Sivas'ın 3 puan alınması gereken rakipler olduğunu düşünürsek, Beşiktaş maçı bu takımlar için bay haftası olabilir. Ben olsam Mersin maçından çıkıp, Sivas maçına gidecek bir takım olarak Beşiktaş maçında takımı full performans oynatmam. Bursaspor geçen hafta bu duruma örnek oldu. Beşiktaş maçında 10 kişi 70 dakka kazanmak için herşeyi yapıp, 3 gün sonra Sivas'a 3 puan bıraktılar. Bu da gelecek haftalarda Beşiktaş için bir avantaja dönüşebilir.

3korner1penalti

Yaşanan şike olayları, yaşanmadan önceki futbol düzeni, yaşanırken süreci yönetenler, yönetemeyenler... Ne kadar pis iş olsa da, bu ülkenin sokaklarında iki tane taş bir tane top bulduğunda kale kurup maç yapan çocukların masumiyetini kirletemezler. Bu coğrafya da futbol sevilir, futbol oynanır, futbol konuşulur. İnsanların bu zevklerini kötüye kullanan, bu sporu onlar için bir keyif meselesinden çıkartıp, futbolu insanları kullanarak büyük bir sektör haline getirseler de; sokakta, yağmur çamur dinlemeden futbol oynayan çocuğun yeteneklerini yok edemeyecekler. Her ne kadar küssek, sinirlensek de ben futbolun bu coğrafyada vazgeçilemeyecek bir zevk olduğuna inanıyorum. Futbolu onlar ötekileştirirken bizim 4 elle sarılmamız gerektiğine inanıyorum ve amatör küme, süper lig, 2. lig hatta halısahadaki futbol muhabbetlerini eğrisi doğrusuyla bu blogda yazıp, çizip, tartışmak istiyorum.

vira...