25 Mart 2015 Çarşamba

LADES, ZBOGOM BİLİC*

Mevzu geçen derbiden. Emre ile Bilic'in atışmaları üzerine Bilic'in açıklaması var; "Sahada böyle şeyler olur, bu erkek oyunu, küfür de olur, Emre'yle bir problemim yok, kızgın değilim, maç bitti orada kaldı her şey..." diyor ve mevzuyu kapatıyor. Bu ikili bu haftaki maçta tekrar karşı karşıya geliyor ve Emre sahada küfür kıyamet Bilic'in üzerine yürüyor. Daha maçın ilk yarısı. Ki o an Meireles sakatlanmış yerde yatıyor. Hakemin atması gerekiyor mu? %100. Bu maçın kaderini ne kadar değiştirir? %100. Ve sen sadece bunun için %100 haklısın. Ama sen televizyona çıkıp savunmanı bunun üstüne yoğunlaştırmak yerine, başka bir yere odaklıyorsun.  

Beşiktaş yönetimi ne yapıyor? Soyunma odası koridorlarında sinkafın bile olmadığı, savcılığa versen dahi hiçbir şeye ulaşamayacağın bir görüntüyle birlikte medya karşısına çıkıyor. Neyi amaçlıyorsun peki bunu yaparak? Emre'nin ceza alması mı Beşiktaş yönetiminin amacı? Yoksa iki takım arasında bir gerginlik çıkartmak mı? İkisi de olamaz. Bu işi yöneten adamlar bu kadar plansız programsız iş yapmazlar. Sonuçlarının ne olacağını bilmeden böyle adımlar atmazlar. Ki açıklama maçtan 2 gün sonra yapılıyor, sıcağı sıcağına da değil. Sempatik olman senin en büyük avantajınken buradan bir gerginlik çıkartmak da işine gelmez.

O zaman hedef ne? Hedef Bilic. Yönetimin Bilic'in biletini kestiğini düşünüyorum. Daha Fenerbahçe açıklamasını yapmadan bu ayan beyan görülebiliyordu. Fenerbahçe'ye söz hakkı verdiği çok açıktı Beşiktaş yönetiminin. Ve cevabın da Bilic üzerinden geleceğini çok iyi biliyorlardı. Yani Beşiktaş yönetimi ayan beyan diyor ki, "benim hocamı yeterince medyada tartışmadınız. Buyurun tartışın." 

Ahlakçılık üzerinden yapılan bir açıklamanın, ahlakçılık üzeriden kapatılması gerekiyorsa, bugün Beşiktaş'ın Bilic'i kovması gerekir. Madem kaptanlık makamından vuruyorsun, Fenerbahçe kaptanı bunu nasıl yapar diye soruyorsun, ezeli ve ebedi rakibinin kaptanının anasına söven bir teknik direktörün, her ne olursa olsun o pozisyonda kulübün içerisinde bulunmaması gerekir. Peki böyle mi olmalıdır? Tabi ki hayır. Bilic'in bir derbi önce yaptığı açıklamada cevap zaten açık açık duruyor. 

Beşiktaş yönetimi, Bilic'i gözden çıkarmıştır ve gün itibariyle Bilic Beşiktaş birlikteliğinin sonuna gelindiğini görüyor olmak zor değil. Tabi ki sezon sonu beklenecektir muhtemelen ama gelecek sezon Beşiktaş'ın teknik direktörünün Bilic olmayacağı yönetim hamlesiyle medyaya duyurulmuştur. 

Bütün bunlar bu yapılanların sonucu dahilinde planlanmamışsa da şuan yönetimin Beşiktaş'ı düşürdüğü durumun bir getirisi mutlaka olacaktır. Ortada hiçbir şey yokken mevzunun buraya gelmesinin bilinçsiz yapıldığına zerre inanmıyorum. 

ZBOGOM* güle güle Bilic..

18 Mart 2015 Çarşamba

Oğuzhan Özyakup


Bu yılın en büyük hayal kırıklıklarından biri Oğuzhan Beşiktaş için. Hayal kırıklığından ziyade beklentilerin Oğuzhan tarafından cevaplanamaması durumu daha iyi anlatıyor. 

Geçtiğimiz sezon süre bulduğu 2082 dakikada 7 gol 4 asist ile oynayan Oğuzhan bu sezon 2051 dakikada 2 gol 9 asist ile takımına katkı sağlıyor. Hesaba vurulduğunda skor katkısı şimdiden geçtiğimiz sezon ki ile aynı. 

Ama bizi rahatsız eden bir şeyler var Oğuzhan ile ilgili. Mehmet Demirkol'un dediği gibi "beklentiler yüksek", genel kanı "aldığı formayı bırakmaması gerekirdi, yeterince çalışmıyor", "şapkadan tavşan çıkarmalıydı" gibi yaklaşımlardan daha başka bir durumla karşı karşıyayız.

Sezon başında Sosa'nın gelmesiyle ilgili olarak Önder Özen'in analizi; "Bilic'in Oğuzhan'ın yerini sağlamlaştırmak için Sosa gibi kanattan oyun kurabilen bir oyuncu olarak Sosa'yı istediğini, Oğuzhan'a alternatif değil de takımda birlikte oynayabileceği bir beyin daha istediğini" izah etmişti. 
Bilic'in planı şuydu, Oğuzhan'ı iki azman Atiba, Veli'nin önüne atıp bir tarafta Sosa diğer tarafta Töre/Olcay ile boş alanları değerlendirebilecek çift beyinli bir takım yapısıydı. Töre, Olcay da bu rotasyonun içinde farklı biçimlerde değerlendirilebilecekti. 

Lakin bütün bu planı bozan çok fazla parametre ortaya çıktı sezon içinde. Töre'nin inanılmaz ve beklenmedik çıkışı, Oğuzhan'ın kritik takım planlaması haftalarında sakatlanması, Sosa'nın Demba Ba ile yakaladığı uyum vs. derken Bilic sezon başında kurguladığı takım yapısından daha farklı bir sisteme evirmek zorunda kaldı takımı. Çünkü takım Bilic'i ve sistemi oraya sürükledi. Hatta Oğuzhan'ı kupa maçlarında acaba diyerek son Erciyes maçında Tolgay'ın oynadığı pozisyonda da denedi. Ama hem defansif hem ofansif olarak Oğuzhan'ın verimliliği bu alanda düştü. Teorik olarak bu takım yapısında oynayabileceği pozisyon o bölge görünse de Oğuzhan o bölgenin oyuncusu olmadığını gösterdi bize. Ki Tolgay'ı gördükten sonra ne kadar farklı yapıda olduklarını daha net kavrayabiliyoruz.  

Bütün bunlar olurken Oğuzhan neden bu kadar sönük kalıyor? Neden Sosa'dan formayı alabilecek performanslar sergileyemiyor? Çünkü Sosa ile birlikte oynadığı o pozisyon Oğuzhan için çizilmiş bir pozisyon değil, Sosa için çizilmiş bir pozisyon. Oğuzhan-Sosa çok farklı dinamikte oyuncular. Sosa; Töre'li Demba Ba'lı oyuna yatkınken, Oğuzhan; Olcaylı zaman zaman Töre'nin içe kat edip yay üzerinde Oğuzhan'ı bulduğu pozisyonlardaki "Töre"li oyuna yatkın. Birbirinden çok farklı oyun yapılarını oynayabilen iki oyuncu birbirinin alternatifi olabilir mi? Olabilir. Ama birisi bu şekilde sönük kalır. 

Sosa'lı oyunda Demba'nın ceza sahası içerisinde ne kadar yalnız kaldığından bahsediyoruz sürekli. Almeida geçen sene Demba'dan daha fazla ceza sahasında topla buluşturulabiliyordu. Bu Sosa'nın oyun yatkınlığı ile alakalı bir durum. Oğuzhan dar alanda çok iyi verkaçlarla takım arkadaşlarına pozisyon hazırlarken, Sosa daha geniş alanda pozisyon hazırlıyor. "Sosa: al Töre git!, al Demba milimetrik pas! derken, Oğuzhan: al Olcay, kaç Olcay, geri ver Olcay, tekrar kaç Olcay." oyunlarının oyuncuları. Biri pas istasyonu, biri pasın ana kaynağı. Birine diğerini oynatamazsınız. "Gir kendi oyununu oyna" dediğinizde de takımı adapte edemezsiniz. 

 
Sadede gelirsek, Oğuzhan hala Beşiktaş için çok fazla şey vaat ediyor. Muhtemel Töre transferi, Sosa'nın kanatta Oğuzhan'ın ortada oynayacağı ve başka bir yıldızın yükselişini izleyeceğimiz bir durum ortaya koyabilir. Oğuzhan bir gün bir şekilde bu takımın maestrosu olacak. Çünkü hala çok ışıklı, çünkü onda Zidane hamuru var, çünkü Bilic onun neye sahip olduğunun farkında. Pes etmesin. Sıra O'na da gelecek.