12 Haziran 2015 Cuma

Futbol'a Kadın Dırdırı


Hazır ligler tatile girmişken, çoğu zaman futboldan “anlamayan” ofsaytı asla öğrenemeyecek olan kadınlar için bir giriş yapmak istiyorum buraya.

Futbol tarihi ve ortaya çıkışı belki aşırı fizik gücü gerektiren bir oyun olması, belki de “önce ben gördüm” mantığı ile bir erkek sporu olarak tanımlanıyor. Özellikle bizim gibi erkek egemen ülkelerde, kadınların üniversiteye gitmesi bile yeni yaygınlaşmışken, futbol maçı izleyen, futbola ilgi duyan her kadın garip karşılanıyor, en moderninize bile itici geliyor ,ya erkek gibi kız yakıştırmaları yapıp iyi kanka olur diyorsunuz ya da futbol hakkında çok biliyorsak mühendislik fakültesinde okuduğumuzdandır diye düşünüyorsunuz. Hatta ülkede futbolun yöneticileri bizzat kulüplere ceza olarak sizin maçınızı kadınlar izlesin diyor. Bunun yanlış olduğunu savunmak da yine bazı aklı başında erkeklere düşüyor maalesef.

Yazıyı yazarken biraz araştırma yaptım, kadın ve futbol konusunda dünyada genel bir direniş var mı ya da her şey bizimki ile aynı mı diye, sadece kadın futbol takımları ve maçları hakkında bilgi edinebildim. Yani her zamanki gibi dünya bu durumu gayet normal karşılıyor.
Mesela 2002 yılında vizyona giren Bend it Like Beckham filminde kadın ve futboldaki yeri anlatılır; kadın Hintlidir. Ailesinin geleneklerine karşı çıkıp futbolcu olmak ister, odasının duvarındaki Beckham posteri ile konuşur geceleri. Film; kadın ve futbol açısından gayet güzel bir film fakat  aynı zamanda İngiltere’nin “bu tarz olaylar geri kalmış ülkelerde olabiliyor”u resmetmesi gibi bir durum da mevcut aslında filmde.
Futbolun erkek egemen mecralardan biri olduğu tartışmaşız, fakat işin garip yanı hemcinslerimin de aynı şekilde futbol merakı olan kadınlara tepki vermeleri. Ben biraz muhafazakar bir yerde çalışıyorum, elimde Sokrates’le işe geldiğim zaman ilk olarak hemcinslerimin aşağılamalarına maruz kalıyorum mesela. “Ne alakan var?” gibi anlamsız sorularla karşılaşıyorum. Toplum böyledir, erkekler neye karşı çıkıyorsa, onu destekleyen kadınlar da mutlaka vardır ve toplum böyle şekillenir. Ekşi sözlükte futbol seven kadın başlığında bir sürü garipsenme yorumları bulabilirsiniz mesela.
Ben 27 yaşındayım neredeyse 20 yıllık bir futbol izleyicisiyim ve futbol benim için hayatımın en güzel anlarını kaydettiğim fotoğraf albümü gibi bir şey. Fransa 98’i, Zidane’ı, sonra "gerçek" Ronaldo’yu, şimdilerde FİFA’da tombalalara katılan Figo’nun muhteşem zamanlarını hiçbir zaman unutamayacağım mesela.

Hatta o yıllarda evimizdeki televizyon her maçı göstermediği için ve epey bir maçı da radyodan dinlemişliğim var. Galatasaray’ın UEFA kupası maçını da radyodan dinlediğim için hala önemli maçlarda totem yapıp radyodan dinlerim. Herkesin küçükken bir kahramanı vardır, benim kahramanım Hagi’ydi. Onun fotoğraflarını odamın duvarına doldurmuştum, Barcelona formalı resimlerini buluyor, her gün spor gazetesi ve haftalık dergiler alıyor, istatistikler tutuyordum. Ortaokula geçtiğimde malum eğitim sistemi bizi sınavlara hazırlamaya başlamıştı. Futbolla ilgilenmemden son derece rahatsız olan annem sırf o an beni teşvik etmek için sanıyorum; “eğer deneme sınavında ilk 10’â girersen sana Hagi forması alacağım” demişti. Şuan evimin dolabında asılı olan 10 numara Marshall formamı 3 yanlışın bir doğruyu götürdüğü zamanlarda kazanmıştım. İlk aşık oluşum da yine futbol vardı mesela, İnönü Stadı’ndaki Beşiktaş-Galatasaray maçına kapalı üste beni gizlice sokan birine aşık olmuştum üniversitede, çünkü Hagi forması aldığım yaşlardan beri en büyük hayalim bir maçı stadyumda izlemekti.

En son Eduardo Galleano ile tanıştım. Onun yazdıklarından anladığım sanılanın aksine futbol kitlelerin afyonu değil, bugüne kadar birçok azınlığın ve ezilenin mücadelesini kazanmasına yarayan büyük bir sahneydi aslında. Dünya kupasının ilk yıllarında takımda zenci olduğu için maçlar iptal edilirken bugünkü durumlara gelinmesin de belki de futbolun kendisinin büyük katkısı vardı. Maradona’nın o meşhur Tanrı’nın eli de ezilen Güney Amerika halklarının bir direnişi değil miydi? Bugün aslında Türkiye’de kadın olmak ve futbolcu olmak çok da farklı değil bence. Kazanırsanız herkes yanınızdadır, başkaları sizin için hayatın ne kadar kolay olduğunu düşünür hep, ama her gün belirli bir disiplinle özel hayatınıza ayıramadığınız zamanı işinize ayırmak zorundasınızdır. Futbolcuların tüm hayatı tesislerde geçer, başarılı olmak istiyorsanız sürekli durmadan çalışmanız gerekir, buna rağmen tek bir hata yapma şansınız yoktur. Tıpkı Türkiye’nin kadınları gibi…

Bu yüzden ben de artık futbol yazmaya karar verdim. Ezilenlerin mücadeleyi yine futbolla kazanacağına inanıyorum çünkü.

Adam adama savunma her zaman işe yaramaz, biraz orta alanda da paslaşmak gerek..

Fotograflar: www.fotokritik.com
http://tr.forwallpaper.com/wallpaper/woman-football-soccer-169253.html