24 Şubat 2014 Pazartesi

Aykut Kocaman Katenaçyosu

1960'lı yıllarda Helenio Herrera, mucidi olmasa da "katenaçyo"yu İtalya'da öyle bir üne kavuşturmuştu ki, bu o zamanların yeni, bugünün eskimeyen, futbol sistemini başlı başına değiştiren sistemi dünyaya sundu. Hatta dönemin insanları Herrera'ya büyücü demekten geri durmadılar. Bu yeni futbol aklı o dönem İnter ile (1963-1967) 2 kez İtalya ligi şampiyonluğunu, 2 kez Şampiyon Kulüpler Kupasını kazandı ve bu kupada 3. finalini kaybederek 3. kupasını kıl payı kaçırdı!



Herrera'nın yaptığı basitti. 2 savunma oyuncusunun arkasına bir defans oyuncusu daha eklemek ve bu üçlünün önüne 1 ön libero koyarak rakibin bütün gol yollarını kapatmak temel felsefeydi. Hızlı hücuma çıkan bekler, ileride kontradan gol atabilecek bir ekip. Gol yemeyelim atarız!

Hikaye aslında basit, birçoğumuzun hatırladığı gibi Mourinho'nun İnter'in başında 50 yıl önce aynı görevde bulunan Herrera'ya selam göndererek Barcelona'yı Şampiyonlar Liginin dışında bırakmasını hepimiz hatırlıyoruz. Mourinho tabi Herrera'nın katenaçyo'sunun üzerine 50 yıl daha koyarak sürmüştü takımı sahaya. Hareketli katenaçyo. Maçın içinde Herrera'nın defans arkasına koyduğu tek savunmacı yeri geldi 4 kişi oldu, yeri geldi öndeki ön libero 4 kişi oldu. Taktik üzerine müthiş düşünülmüş, uygulanması da bir o kadar heyecanlı olmuştu. Sonrasında bir daha o kadar kompleks bir savunma izledik mi? Benim hafızamda yok.

Fiziksel ve mental olarak üst düzey bir konsantrasyon ve zindelik. Futbolcunun sahada makinalaşması! Kazanılması gereken 1 puan ya da fazlası. Ama kaybetmek yok. Kaybetmemek! "Atamadık 1 puan aldık sağlık olsun" değil "Yemedik 1 puan kazandık, aferin"...

Aykut Kocaman benim adıma Türkiye'de saha içinde bir şeyler yapmaya çalışan, saha içine kafa yoran ve düşündüklerini sahada görebildiğimiz bir teknik direktör olarak önemli bir yerdeydi. Zamanında Lucescu'nun Beşiktaş'ta oynattığı kontrollü, yememek üzerine oturttuğu sistemin Türkiye'de başarılı olması, her deneyenin ucundan kıyısından bir şeyleri başarıyor olması bir çok meslektaşı gibi Aykut Kocaman'ın da dikkatini çekmiş olacaktı ki, Fenerbahçe taraftarının alışık olmadığı bu sakin, yemeyelim atarız, 1-0 olsun bizim olsun kafası, Uefa kupası finalinin direğinden dönülmüş olmasına rağmen bir çok taraftarı tatmin etmedi.



Aykut Kocaman bir katenaçyo mutasyonu olan, Salih değil Selçuk, Alex değil Cristian diretmeleri ezber bozucuydu ve uzaktan göze hoş geliyordu. Bir antrenör bir takımın sahadaki kimyasıyla oynuyordu, başarıyordu, değişim sahada görülüyordu ve hepsinden önemlisi ezber bozucuydu. Beni Aykut Kocaman'a çeken sahadaki futbolun içine tornavida sokuyor olmasıydı, kafa yoruyordu ve değişmesi gereken şeyler olduğuna inanıyordu. Ve değiştirmekte kararlıydı. Alex gibi bir tabuyu yıkıp geçti.

Hepsi taktire değerdi. Ta ki dün akşam %100 Futbol'da izlediğimiz Aykut Kocaman'a kadar. Kocaman az önce yaptığı yapmaya çalıştığı şeyleri anlattığım kısımda aslında ince bir çizgi üzerinde yürüyordu. Katenaçyo ve türevleri modern futbolun birer bug'ıdırlar. Modern futbol karşısında tutunabilme, uzun vadede kazanma ihitimali olmayan bir sistemdir bugün. Mourinho'nun İnter'i hemen bırakıp başka bir yere gitmesinin temel sebebidir. Real Madrid' gitti demiyorum, çünkü oranın cazibesi yüzünden ayrılmadığına inanıyorum. Madrid talip olmasa da İnter başında kalmayacaktı. Başarmak için oynatmıştı, başarmıştı, daha sonrası yoktu..

Bizim gibi gelişimin tamamlayamamış liglerde katenaçyo ve türevleri, hatta tam tersi olan 6 tane atabilecek kadar forvet 5 tane yesek de problem değil kafasındaki taktikler yüksek ihtimal kazanır. Son 10-15 yıllık sürede şampiyon bu ikiliyi uygulayanlar arasında gidip gelmiştir. Sivas'ın aradan sıyrılması falan hep bu basit düzen kurgusu üzerinden gerçekleşmiştir. Bunları başarılı olarak yapmakta tabi ki bir başarıdır. Küçümsemem olası değil.  Lakin uzun dönemli başarıların bu tarz yapılanmalarla mümkün olmayacağı çok açık. Bu basit fakat önlem alınmadığı taktirde (rakibin cezasını kesmeye bilgi birikimi ve oyuncu kapasitesi yetmemesi durumu) başarılı olabiliyor. Ama uzun vadede başarı ihtimali yok.

Ben Aykut Kocaman'ın uzun dönemli bir planla Fenerbahçe'yi başka bir yere evirmeye çalıştığına inanmıştım. Bir geçiş yaşanıyordu ve Aykut Kocaman'ın kurmaya çalıştığı düzen modern futbol üzerine oturacaktı. Halbuki dün akşam gördük ki, Aykut Kocaman bilinç altı, kurmaya çalıştığı düzen uyguladığı gibi bir katenaçyo türevinden başka bir yere gitmiyormuş.



Kendimizi kandırmayalım, Barcelona, Real Madrid, Dortmund, Bayern München gibi modern futbolun zirvesini oynayan takımların başarısının sırrı sadece fiziksel güçlerinden falan geçmiyor. Pas yüzdelerine oyuncuların yetiştirilme şekillerine bakmamız gerekirken, Aykut Kocaman'ın modern futbol hedefinde geçici çözüm olan bir yemeyelim, atarızın gelişmiş versiyonuna ulaşmak varmış. Burada ince çizgi fiziksel güç. Modern futbolun getirisi fiziksel olarak güçlü olmak iken, katenaçyonun merkezinde fiziksel güç oturmaktadır.
  
Aykut Kocaman diyorki Ribery, Robben gibi teknik kanat oyuncularının koşu mesafeleri 12000 metre. Aykut hocaya 2 sene daha verilse ya da değişik nedenlerden istifa etmese daha iyi bir defans, daha iyi bir Meireles alıp koşan kanat oyuncularıyla uzun vadade başarının geleceğini inanıyormuş. Selçuk Şahin'in daha iyisi, Cristianın daha kalitelisi ve daha az gol yiyen bir defans. Maalesef Bayern'e, Arsenal'e, Barcelona'ya giden yol bu yol değil. Aykut Hoca'nın 1 numaraya yazdığı fiziksel kapasite, oyunun temelini oluşturmuyor, bir yerden sonra oyunun gerekliliği haline geliyor.

Velhasıl, Aykut Kocaman'ın kafasında kurguladığı gelecek futbolu fazla realist, fazla temkinli ve ucu kapalı bir yol. Önce oynamayı öğrenip sonra kazanmamız gerekiyor. Kocaman burada kaybetmemekten yana. Bunun üzerine bir düzen oturtulamaz. Önceliğin kaybetmemek olduğu düzenlerin bir adım sonrası nesil yetiştiremez. Geçici bir çözüm durumundan başka bir şey değildir.

Ayrıca Lig Tv'nin maç sonrasında ısrarla yayınladığı koşu mesafeleri çöpten başka birşey değil. Aykut Kocaman'ın deyimiyle "iki takımın arasında maç sonrası 10 km fark olması 1 oyuncu fazla oynamak" değildir, 10000 km fazla koşmak demektir. Bayern Münich oyunu kollektif yapısı 10000 km fazlasını gerektirir, Fenerbahçe'nin Alex'li sistemi başka bir oyun vaat eder. İddia edildiği gibi "Alex ile dev kulüplerin seviyesine yetişemeyiz" basit bir illüzyondan  başka bir şey değil. Bir taraftan doğru ama diğer taraftan gidilen yol o yönde değil.

Alex'i gönderiyorum ama koşan oyuncularla katenaçyo oynuyorum! İsyan edilen ile uygulanmaya çalışılan arasında bir fark ben göremiyorum.

Kocaman'ın temelini attığı (fizik kalitesi yüksek takım Webo,Sow,Emenike), Ersun Yanal'ın devam ettirmeye çalıştığı, yeni Fenerbahçe'nin bugün ilk yarıyı 9 puan önde kapatmasının sebebi ligimizin kalitesizliği ile alakalı bir durum. Önlem alamayan, Fenerbahçe'nin açıklarını cezalandıramayan rakipler... Bu futbolumuzu iddia edildiği gibi ileriye taşıyacak olan sistem değil, seneye tutmayacak olan sistemdir.

Aykut Kocaman iddialı bir Sivas yaratabilir, belki şampiyonda olabilir, ama uzun vadede bu düşünce yapısıyla  Avrupa da ve Ligde domine edebilecek bir takım yaratamaz. Maalesef çok ümitli olduğum Kocaman'ın geçiş döneminde oynattığı futbol gelecekte kurmaya çalışacağı düzenin temeliymiş. Daha iyi bir katenaçyo!

Tabi her şeye rağmen Aykut Kocaman'ın yaratacağı takımı görmek isterdim. Nereye evrileceğini izlemek önemli bir tecrübe olabilirdi. Keşke istifa etmesini gerektirecek şartlar oluşmasaydı, devamını görebilseydik. Ama son canlı yayında oyun üzerine anlattıkları bende pek olumlu bir intiba bırakamadı maalesef.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder