Hazır ligler tatile
girmişken, çoğu zaman futboldan “anlamayan” ofsaytı asla öğrenemeyecek olan
kadınlar için bir giriş yapmak istiyorum buraya.
Futbol tarihi ve ortaya çıkışı
belki aşırı fizik gücü gerektiren bir oyun olması, belki de “önce ben gördüm”
mantığı ile bir erkek sporu olarak tanımlanıyor. Özellikle bizim gibi erkek
egemen ülkelerde, kadınların üniversiteye gitmesi bile yeni yaygınlaşmışken,
futbol maçı izleyen, futbola ilgi duyan her kadın garip karşılanıyor, en
moderninize bile itici geliyor ,ya erkek gibi kız yakıştırmaları yapıp iyi
kanka olur diyorsunuz ya da futbol hakkında çok biliyorsak mühendislik fakültesinde
okuduğumuzdandır diye düşünüyorsunuz. Hatta ülkede futbolun yöneticileri bizzat
kulüplere ceza olarak sizin maçınızı kadınlar izlesin diyor. Bunun yanlış
olduğunu savunmak da yine bazı aklı başında erkeklere düşüyor maalesef.
Yazıyı yazarken biraz araştırma
yaptım, kadın ve futbol konusunda dünyada genel bir direniş var mı ya da her şey
bizimki ile aynı mı diye, sadece kadın futbol takımları ve maçları hakkında
bilgi edinebildim. Yani her zamanki gibi dünya bu durumu gayet normal
karşılıyor.
Mesela 2002 yılında vizyona giren
Bend it Like Beckham filminde kadın ve futboldaki yeri anlatılır; kadın Hintlidir.
Ailesinin geleneklerine karşı çıkıp futbolcu olmak ister, odasının duvarındaki
Beckham posteri ile konuşur geceleri. Film; kadın ve futbol açısından gayet
güzel bir film fakat aynı zamanda İngiltere’nin “bu tarz olaylar geri kalmış ülkelerde
olabiliyor”u resmetmesi gibi bir durum da mevcut aslında filmde.
Futbolun erkek egemen mecralardan
biri olduğu tartışmaşız, fakat işin garip yanı hemcinslerimin de aynı şekilde
futbol merakı olan kadınlara tepki vermeleri. Ben biraz muhafazakar bir yerde
çalışıyorum, elimde Sokrates’le işe geldiğim zaman ilk olarak hemcinslerimin
aşağılamalarına maruz kalıyorum mesela. “Ne alakan var?” gibi anlamsız sorularla
karşılaşıyorum. Toplum böyledir, erkekler neye karşı çıkıyorsa, onu destekleyen
kadınlar da mutlaka vardır ve toplum böyle şekillenir. Ekşi sözlükte futbol
seven kadın başlığında bir sürü garipsenme yorumları bulabilirsiniz mesela.
Ben 27 yaşındayım neredeyse 20
yıllık bir futbol izleyicisiyim ve futbol benim için hayatımın en güzel anlarını
kaydettiğim fotoğraf albümü gibi bir şey. Fransa 98’i, Zidane’ı, sonra "gerçek" Ronaldo’yu, şimdilerde FİFA’da tombalalara katılan Figo’nun muhteşem
zamanlarını hiçbir zaman unutamayacağım mesela.
Hatta o yıllarda evimizdeki
televizyon her maçı göstermediği için ve epey bir maçı da radyodan
dinlemişliğim var. Galatasaray’ın UEFA kupası maçını da radyodan dinlediğim
için hala önemli maçlarda totem yapıp radyodan dinlerim. Herkesin küçükken bir
kahramanı vardır, benim kahramanım Hagi’ydi. Onun fotoğraflarını odamın
duvarına doldurmuştum, Barcelona formalı resimlerini buluyor, her gün spor
gazetesi ve haftalık dergiler alıyor, istatistikler tutuyordum. Ortaokula
geçtiğimde malum eğitim sistemi bizi sınavlara hazırlamaya başlamıştı. Futbolla
ilgilenmemden son derece rahatsız olan annem sırf o an beni teşvik etmek için
sanıyorum; “eğer deneme sınavında ilk 10’â girersen sana Hagi forması alacağım”
demişti. Şuan evimin dolabında asılı olan 10 numara Marshall formamı 3 yanlışın
bir doğruyu götürdüğü zamanlarda kazanmıştım. İlk aşık oluşum da yine futbol
vardı mesela, İnönü Stadı’ndaki Beşiktaş-Galatasaray maçına kapalı üste beni
gizlice sokan birine aşık olmuştum üniversitede, çünkü Hagi forması aldığım
yaşlardan beri en büyük hayalim bir maçı stadyumda izlemekti.
En son Eduardo Galleano ile
tanıştım. Onun yazdıklarından anladığım sanılanın aksine futbol kitlelerin
afyonu değil, bugüne kadar birçok azınlığın ve ezilenin mücadelesini
kazanmasına yarayan büyük bir sahneydi aslında. Dünya kupasının ilk yıllarında
takımda zenci olduğu için maçlar iptal edilirken bugünkü durumlara gelinmesin
de belki de futbolun kendisinin büyük katkısı vardı. Maradona’nın o meşhur
Tanrı’nın eli de ezilen Güney Amerika halklarının bir direnişi değil miydi?
Bugün aslında Türkiye’de kadın olmak ve futbolcu olmak çok da farklı değil
bence. Kazanırsanız herkes yanınızdadır, başkaları sizin için hayatın ne kadar
kolay olduğunu düşünür hep, ama her gün belirli bir disiplinle özel hayatınıza
ayıramadığınız zamanı işinize ayırmak zorundasınızdır. Futbolcuların tüm hayatı
tesislerde geçer, başarılı olmak istiyorsanız sürekli durmadan çalışmanız
gerekir, buna rağmen tek bir hata yapma şansınız yoktur. Tıpkı Türkiye’nin
kadınları gibi…
Bu yüzden ben de artık futbol
yazmaya karar verdim. Ezilenlerin mücadeleyi yine futbolla kazanacağına
inanıyorum çünkü.
Adam adama savunma her zaman işe
yaramaz, biraz orta alanda da paslaşmak gerek..
Fotograflar: www.fotokritik.com
http://tr.forwallpaper.com/wallpaper/woman-football-soccer-169253.html