Bunu derken "Yıldızlar sakatlanırsa Real Madrid'in parasına yazık olur, Barcelona şampiyon olamaz aman ha" diye demiyor. Futbolun değerini koruyabilmek için diyor. Çünkü futbolun omurgasını düzende bu adamlar oluşturuyor.
Gelelim Türkiye'ye, son 3-4 senedir Beşiktaş yaş ortalaması rakiplerine göre en genç takım. Genç adamlarla bir şeyler yapmaya uğraşıyor. Belirli bir noktaya kadar da bunu başarabildi diyebiliriz. İskeletinin en önemli iki adamından birisi 22 yaşında, diğeri 21. Defansı 19, orta sahaları 25 yaşında. İki senede bu çocuklar milli takım seviyesine çıkarıldılar. Kulüp sıfırı tüketmişken, yardım almadan, bin türlü itiraza, dalaveraya karşı durarak kendi stadını kendi imkanlarıyla yapmaya çabalıyor. Bütün bunları ekonomik olarak dibe batırılmış bir durumda yapmaya çalıştığını yineliyorum.
Herkesin dilinde ne olacak bu Türkiye'deki futbol düzeni lafları dolaşırken kimse çıkıp büyük resimden bahsetmiyor. Herkes kafasına göre merceği bir yere tutmuş kendi türküsünü söylüyor. Türkiye futbolu için en parlak adımları atmaya çabalayan kulübü ise yerden yere vurmaktan geri durmuyorlar. Türkiye futbolunun omurgası (ki olacaksa bir gün) bu ve bunun gibi yapıların verdiği ürünlerden ortaya çıkacakken, yok etmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Son üç senedir, bin türlü badire atlatan, genç adamların üzerine titreyen kulüp ne hikmetse her sezonun ilk derbisinde kamyon çarpmışa dönüyor. Kılıflar hazır, genç takım, tecrübesiz takım. Artık hakemler de konuşulmuyor, konuşturulmuyor. Bir de konuşmaya çalışan başkan yöneticiler "ama efendiliğinizi kaybederseniz, Beşiktaş kaybeder" diyerek sindirilmeye çalışılıyor. Arsenal'den, Tothenam'dan, Feyenoord'dan korkmayan takım, Fenerbahçe'den korkuyor? Uefa değerlerine gözü gibi bakıyorken, sen geleceğini sindirmek için elinden geleni yapıyorsun. Sırf sermaye uğruna, parası-nüfuzu çok olanın hatırına!
3 sene önce Burak Yılmaz'ın oscar'lık penaltısı, geçen sene ne idüğü belirsiz olaylarla alınan cezalar, bu sene de malumunuz olaylar ile 3. sezonda da ilk derbi maçında Beşiktaş bir ton sopa yedi. Hep olduğu gibi "Hakem görmemiş olabilir, verse bir şey diyemezsin" denilenlerin ne hikmetse hepsinin Beşiktaş aleyhine etki etmesiyle, yine yeniden takım darmaduman edildi.
Ağızlarında sakızları da hazır, Balıkesir maçında da Ersan'a kırmızı kart verilmedi... Caner'i de Eskişehir maçında hakem oyundan attı. Büyük resim artık parçalandı güzel kardeşim. Komiklik yapmanın sırası değil.
Omurga kurmaya çalışan Türk futbolunun ilk işi Beşiktaş'a ve muadillerine sahip çıkmak olmalıdır. İlk tökezleyeceği anı beklemeyip arkasından çelme çakmak değil.
Bir fuck off tartışmasıdır gidiyor. Yaşanan olayları "fuck off" üzerinden tartışmaya açan güruh yine Beşiktaş'a olanları bir kenara itiyor.
"E takım tecrübesiz, zaten başarması çok zor" bir bırakın da görelim! İlk derbide sopalarla girişmeyin de neler olacak bir kez izleyelim. "Nasıl olsa lobisi zayıf, nasıl olsa tecrübesiz, sopayı gösterdin mi nasıl olsa toparlayamaz" denerek vuruyorlar odunu. Ama biz ne yapıyoruz "Fuck off küfür mü değil mi" yi tartışıyoruz. "Yeter kardeşim" diyen başkanı "ama geçen hafta Töre'ye sahip çıktınız" diyerek sindirmeye çalışıyoruz. Standartsızlığın savunması bu mudur? Yönettiğiniz algıların bir gün tükürüğünde boğulacaksınız.
Statlar neden dolmuyor diye her gün televizyonda ağlayan, federasyonu göreve çağıran adamların bir tanesi çıkıp "bu işi bu hale siyasiler getirdi, koca sene aleyhine bağırdığınız adamlar artık statlarda taraftarı istemiyor," diyemiyor. Aksine bir sürü adam taraftarı suçluyor. Biz de çıkıp bu boktan düzen içinde standartsızlık var diye hayıflanıyoruz. Yok standartsızlık falan, körler sağırlar düğün yapıyor.
Yazıktır, günahtır efendiler; EMRE'NİN ÇOCUĞU ETKİLENİYOR.