Liverpool'un bu sene mevcut kadro yapısıyla Premier Ligin tepesinde bulunması gerçek bir başarı hikayesi. Şampiyon olmabilmesi hala zor gözükse bile, Chelsea, M.City gibi rakipleriyle dişe diş böyle kanlı bir savaşa kalkışabiliyor olması bir çok şeyin başarılmış olduğunun göstergesi. Brendan Rodgers'ın Liverpool'un başına getirilmesinin en büyük sebebi Swansea'yi Championship'ten alıp Premier Lig'e taşıması değildi. Bu başarı onun kendini kanıtlaması için önemli bir fırsattı. Reading'te genç takım çalıştırarak kariyerine başlayan Rodgers potansiyeliyle 2006'da Jose Mourinho'nun dikkatini çekmişti bile. 2006'da Mourinho tarafından Chelsea altyapısı gibi önemli bir yapının hocalığına, 2 sene sonra da Chelsea Reserve takımın başına getirilmişti. Bu arada kendisini geliştirebilmek için uzun süre İspanya'da çeşitli metotlarda antrenör eğitimi kurslarına katıldığını biliyoruz.
Bugün Liverpool'un geldiği noktada Rodgers'ın sadece teknik taktik konularda iyi olması değil gençlerle çalışabilme, mental koçluk, oyuncu yetiştirme gibi birçok konuda nitelikli olmasının önemli bir etkisi var. Dün oynanan M.City maçında sahaya çıkan takımın yaş ortalaması 25. (19) Sterling, (21) Coutinho, (24) Sturridge, (23) Henderson, (21) Flanagan gibi oyunculardan aldığı verim, bu oyuncularla şampiyonluğa yürüyebiliyor olmasının en büyük sebebi teknik heyet ve doğru yapılanma.
Sahada oynayan oyuncuların 19-20 yaşından daha çok 30'larına yaklaşmış olgun oyuncular gibi top oynuyor olabilmesi, o olgunluğu sahada gösterebiliyor olmaları gerçek bir mühendislik işi. Bu durumu sadece iyi konsantrasyon, hedefe kilitlenme olarak açıklayamayız. Sterling'in attığı goldeki soğuk kanlılığı ülkemizde değil 19 yaşında oyuncuların, kariyerinin en yüksek seviyesine ulaşmış yıldızların bile gösterebilmesi zor, hele ki böyle bir maçta. Nasıl oluyor da, 19 yaşında bir çocuk, bu seviyeye yükseltilebiliyor. Bunun doğuştan gelen bir meziyet olduğunu söyleyemiyorum, çünkü kendisi de öyle olmadığını, ne kadar çok çalıştığını anlatıyor. (bkz. http://www.liverpoolfc.com/news/latest-news/161144-i-ve-been-working-on-situations-like-that )
Gençlere en fazla şans veren takım olan Beşiktaş'ta bile 19 yaşındaki Muhammed'e, 20 yaşında Kerim Frei'ye burun kıvrılıyor. Seviyeleri sahaya çıkacak kadar yükseltilemiyorsa, burada önemli bir problem var demektir. Premier Lig'de ilk 11 başlayarak 90 dakika oynayabilen Kerim Frei'nin koca sezonda bulduğu şans toplamda 90 dakika etmiyor. Yetersiz olduğunun düşünüldüğü açık. Bir çok maçta bölgesinde oynayabilecek kimse olmamasına rağmen oynatılmadı. Son 2 sezondur, ilk haftadan son 5-6 haftaya kadar şampiyonluk kovalamaktan gençler takıma adapte edilemiyor. 2 sezondur kötü planlama sebebiyle Türkiye Kupasının takım için en önemli kısmı (gruplar) kaçırılıyor. Kupa alınır alınmaz mühim değil fakat gençlerin oynatılabileceği maç sayısının arttırılması Beşiktaş gibi takımlar için önemli olmalıyken, gruplara bir türlü kalıp fazladan o 6 maçı bir türlü oynayamıyoruz. Frei'e ligde güvenemiyoruz, fakat onu oynatabileceğimiz fazladan 6 maçı bir türlü yaratamıyoruz. O hafta ligi kaybet, o gruplara kalacağın maçı kaybetme! Ama hayır, sürekli şampiyonluk kovalıyoruz, halbuki taraftarın beklentisinin minimum olduğu sezonlar geçiriyoruz. Kaldı ki o grup maçlarına kalınsa bu kez de kupayı almak hedef olacak gençler yine fırsat bulamayacaklar! Oğuzhan dahil ekmeğini taştan çıkartarak anca formayı alabiliyor. Frei'nin durumunu görünce 2 genç oyuncumuzun (Töre, Oğuzhan) maksimum performansları sayesinde sahaya çıkabildiklerini düşünmeye başlıyorum. Franco bile takımdaki yokluk ve fırsatı iyi değerlendirmesi sayesinde bugün bu durumda. Biliç'in bu konulara biraz daha fazla kafa yorması gerektiğini düşünmeden edemiyorum.
Konu biraz dallanıp budaklandı, Liverpool'da çok önemli bir mental koçluk faaliyeti yürütüldüğünü görebiliyoruz. Şuan dünyanın belki de en iyisi olan Suarez 24-19 yaşındaki iki gence partnerlik ediyor. Ne hatalı paslarına, ne gereksiz şut tercihlerine el-kol yapıp, trip yapmıyor. Takımdaki gençlerin mental olarak hazırlanması kadar onlarla oynayan olgun takım arkadaşlarının da bu geliştirme faaliyetine katkıda bulunduklarını düşünüyorum. Belki onlara da bu anlamda mental olarak destek veriliyor olabilir. Zaten Gerard gibi bir kaptan aurasının etkisi sorgulanamaz.
Avrupa'da buna benzer örnekler çoğalmaya başladı. En büyük diğer bir ekol Dortmund'un gençlerle yapabildikleri ortada. Klopp, Wenger, Rogers gibi hocaların, teknik-taktik gibi temel antrenörlük meziyetleri dışında önemli başka özellikleride var. Hepsinin yoğurdu yeme şekilleri farklı fakat yaptıkları işler ortak. Başarılarındaki en önemli faktörlerden biri bence kulüp kimyasıyla uyuşuyor oluşları. (Bu anlamda Biliç'in (isyankar, duygusal) Beşiktaş ile uyumu önemli :)) Tabi kulüplerin hocaların meziyetlerinden bağımsız kendi sistemlerinin de yabana atılmaması gerekiyor.
Bu kadar genç bir takımla şampiyonluk kovalamak, bunun ötesinde "challenge" maçlarda bu kadar olgun kalabilmek müthiş bir başarı. Önümüzde ki Chealsea maçını kazanırlar mı kaybederler mi kestirmesi güç. Ama bugün geldikleri nokta tartışmasız çok önemli bir başarı. Şampiyonluk kazanmaları halinde seneye bu gençlerin ŞAMPİYON sıfatıyla sahaya çıkabilme ihtimalleri şahsen beni heyecanlandırıyor. Şampiyonluğun vereceği özgüven, tecrübe onları başka bir seviyeye taşıyacaktır.
Umarım şampiyonluğu kazanabilirler. Gerçekten bunu hak ediyorlar.