20 Şubat 2013 Çarşamba

Mehmet Demirkol



Algıya dokunmak diye bişey vardır, özellikle bizim gibi ülkelerde yaygın olarak kullanılır. başbakanından, bakanına, televizyoncusuna herkesin kullandığı bir yöntem. Bu dokunuş olan biteni kendi isteği doğrultusunda, kendi inandıkları faydasına; karşısındaki insanların algısını değiştirerek yaşatmaya çabalamaktır. Aynı zamanda algıya dokunmak insan beynine yapılan en büyük hakarettir.

Bu konuda bir sürü örnek verilebilir. Madem konumuz spor Rıdvan Dilmen'den bahsedelim. Rıdvan Dilmen kusursuz bir algı belirleyicisidir. Kendi kalesine gol atan bir futbolcunun skoru belirlediği bir maçtan sonra algıyı istediği yere odaklayabilir. Kendi kalesine gol atan futbolcu hakkında yapacağı 15 dakikalık konuşma izleyen büyük bir kesimin algısını o noktaya toplar. İnsanlar haftalarca o noktayı tartışabilir. Ya da kendi kalesine gol atan futbolcudan 1 dakika bahsedip kazanan takımdan 15 dakika bahsetmesi kazanan takım algısını bambaşka bir yere taşıyabilir. Bu maçı yorumlamak değildir, maçın algılanışını belirlemektir.

Bizim gibi ülkelerde algı cambazlığı bir numaralı meslektir. Muhtemelen Rıdvan Dilmen'e de etrafındakiler çok yetenekli bir tv yüzü olduğunu falan söylüyorlardır. Aldığı o tepkilerin asıl sebebi işte bu algıya dokunma yeteneğinden kaynaklanıyor. Çünkü doğal bir "istediğini algılatabilme" yeteneği var kendisinin. Ve insanlar bu durumdan çok memnun.

Fenerbahçe düşmanı falan değilim ha yanlış algılanmasın. Sadece var olan bir düzenden bahsediyorum.

Gelelim sadede. Mehmet Demirkol'u uzun zamandan beri takip ediyorum. Fuat Akdağ ile yaptıkları programın nerden nereye geldiğinin de canlı bir izleyicisi oldum. Mehmet Demirkol'un son 1-2 senedir, bu algı konusu üzerine aydırılıdığını ve bu konuda kendisini geliştirmeye çalıştığını düşünüyorum. Muhtemelen kendisi gelecekte o kanalın başında olacak kişi olarak kafalarda tasarlanıyor. Ve gerçek anlamda algıya dokunamayacak birinin bunu tam anlamıyla başaramayacağı hem kendisi, hem de etraftakiler tarafından biliniyor.

Lig tv'nin yıllardır yaptığının, Ntv spor'un yapmaya çalıştığının yeni bayrak taşıyanı olmak için kendisi de çok niyetli gözüküyor. Çünkü insan algısını, insan tepkisini yönetmek bu işin böyle toplumlarda para kazanmasını sağlar. Ve bunu sağlayanlar parayı kazanan ve kazandıranlar olurlar.

Geçen haftalardaki sercan-milli takım dokunuşu başarsız bir girişimdi misal, belki de başarılı. Zaman ile göreceğiz mesela. Mcgregor'a altın bidonu vermek, "nerden vursalar yiyor" diyerek, tebessümle birlikte oraya bir çentik atmak aslında ne kadar gerçek futbol yorumcusunun yapmayacağı bir iş. Ya Mehmet Demirkol futboldan anlamıyor ya da bu işte bir hinlik var. Zaten tartışmada burdan sonra başlıyor. "Hayır efendim o kaleci o golü yerse bidondaasatadgrtdhf.........................................."

Algı yönlendirme, tepki doğurma, olacakları şekillendirmeye çalışma böyle toplumların mühendislik işleridir.

Mehmet Demirkol'un gerçekten iyi bir futbol yorumcusundan, saçma sapan bir algı dokunucusuna evrilmesinden ben çok rahatsızım. Başkalarının algısına dokunmaktan evvel, kendi algısına dokunulduğunun umarım farkındadır. "Benim geleceğim basit bir spor yazarı olmak değil daha büyük meziyetlerim var" yanılgısı içerisine sürüklenmesi çok acı.

Mehmet Demirkol gibi zeki adamlar ile bu ülke 30 sene daha kimin nerde yanlış yaptığını arar durur televizyonlarda bu gidişle. Aynı tas aynı hamam yuvarlanır gider bu iş.